Kabir Ziyareti Nasıl Olur?

Ölümü hatırlamak, ölüden ibret almak ve ahireti düşünmek için kabir ziyaret etmek sünnettir. Kendisinin de aynı hallere düşeceğini hatırına getirir. Kimseye kötülük düşünmez. İyi bir müslüman olarak yaşamaya çalışır. Hanefi’de, perşembe, cuma ve cumartesi günleri kabirleri ziyaret etmek sünnettir. Şafii’de, perşembe günü ikindiden cumartesi günü güneş doğuncaya kadar ziyaret etmek sünnettir.

Ziyaret edenin, ölü için Kur’an-ı kerim okuması, ona dua etmesi gerekir. Bunların ölüye faydası çok olur. Kabristana girince, (Esselamü aleyküm ya Ehle-daril kavmilmüminin! İnna inşaallahü an karibin biküm lahikun) demek sünnettir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir müminin kabrini ziyaret ederken, Allahümme inni eselüke-bi-hürmeti Muhammed aleyhisselam en la tüazzibe hazelmeyyit denirse, o ölünün azabı kıyamete kadar kaldırılır.) [Etfal-ül müslimin]

Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ana-babanın kabrini, Cuma günleri ziyaret eden kimsenin günahları affolur, haklarını ödemiş olur.) [Tirmizi]

Evliyayı ziyaret için uzak yere gitmek ve kabirlerini, bereketlenmek, yani istifade etmek niyetiyle ziyaret etmek müstehaptır. Resulullahın mübarek kabrini ziyaret etmek, ibadetlerin en kıymetlilerindendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip olur.) [Taberani, Bezzar]

Ziyaret ederken, kabir etrafında tavaf etmek, kabri öpmek caiz değildir. Hindiyye’de, ana-babanın kabrini öpmenin caiz olduğu bildiriliyor. Ana-babadan daha kıymetli olan evliya veya peygamber türbesini öpmek de caizdir. Evliyadan, şefaat etmesi, Allahü teâlânın vermesine vesile olması istenir. (Kabirleri ziyaret eden kadınlara Allah lanet etsin) hadis-i şerifi, ağlamayı yenilemek için kabir ziyaret eden kadınları kasdetmekte olup, bu cahiliyet devri âdetlerindendir. (Kabirleri ziyaret etmenizi yasak etmiştim, bundan sonra ziyaret edin; zira size ahireti hatırlatır) hadis-i şerifi, kadınların da kabir ziyaret edebileceğini göstermektedir. Kadınların, kapalı olarak, fitneye sebep olmadan, ara sıra kabir ziyaretleri caizdir. (Tahtavi)

Askeri’nin bildirdiği ve Münavi’nin (Künuz) kitabında yazılı hadis-i şerifte, (Yahya bin Zekeriya’nın kabrini bilseydim, ziyaret ederdim) buyuruldu.

Şeyh-ül-İslam ibni Kemalpaşazade hazretleri (Bir işinizde şaşırırsanız ölmüşlerden yardım isteyiniz) hadis-i şerifini açıklarken diyor ki:

Ruhun bedene bağlanması, kuvvetli bir aşk ile olmuştur. Ölmek, ruhun bedenden ayrılması demektir. Ruhun bedene olan sevgisi öldükten sonra da devam eder.

Bir insan, kuvvetli, olgun ve tesiri çok olan bir zatın kabri yanında durup, o zatı düşünse, o zatın ruhunun, bedenine ve dolayısıyla, o toprağa bağlılığı olduğundan, bu iki ruh karşılaşır. Gelen insanın ruhu, o zatın ruhundan istifade eder.

İmam-ı Razi hazretleri buyuruyor ki:
Gelen insanın ruhu ile, kabirdeki zatın ruhu, birer ayna gibidir. Birbirinin karşısına gelince herbirinin ışığı, ötekinde akseder, yansır. Bir zat, öldükten sonra, ruh âleminden ve rahmeti ilahiden ona gelmiş olan, ilimler, kuvvetli eserler, onun ruhundan, ziyarete gelen kişinin ruhuna geçer. (Metalib-i aliyye)

Peygamberlerin ruhları kabirlerinde her an bulunmaz, hep de ayrı kalmaz. Kabirleri ile ilişkileri vardır. Her müslümanın da ruhu ile kabri arasında, devamlı bir bağlılığı vardır. Ziyaret edenleri tanır, selamlarına cevap verirler. (El alam)

Seyyid Abdülhakim-i Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona rabıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya başlar. Çünkü, Evliyanın ruhları, feyzlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nimetine, bilinmeyen ihsanlarına elbette kavuşur. Ruhu kuvvetlenir, olgunlaşır.

Kabir yanına gelince, önce selam verilir. Kabrin sağ yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur. Tanıdığı gibi, şeklini, suretini hatırına getirir. Euzü ve besmele ile bir Fatiha ve 11 İhlas okur. Sevabını, Resulullah efendimizin, bütün Peygamberlerin, Eshab-ı kiramın ve Evliya-i izamın ruhlarına ve bu zatın ruhuna hediye eder. Onun ruhunu, gönlünde bulundurur. Kalbinde bir şey hasıl oluncaya kadar durur. Gelen kimse almasını bilir ise, o zat da, vermeye ehil, olgun bir Veli ise ve şartları gözeterek beklerse, elbette bir şey ele geçer.

Bu şartlar, o zatın kendisini tanıdığına, selamını işitip cevap verdiğine, ruhunun, kâmil, olgun olduğuna, ruhunun bir zamana ve yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa, orada imiş gibi feyz vereceğine, Allahü teâlânın, feyzini, ruhun gıdasını, onun ruhu ile gönderdiğine inanmaktır.

Üzüm isteyen, bağa gidip asmadan koparır. Erik ağacına gitmez. Su isteyen, kaynağa, pınara, çeşmeye gider. Ağaca, sobaya gitmez. Buğday isteyen, tarlasını sürer, eker, biçer. Çocuk isteyen, evlenir. İlaç isteyen bir hasta, doktora ve eczaneye gider. Bakkala, avukata gitmez. Kalbin gıdasını, ruhun temizliğini isteyen de, Evliyanın kalbine, ruhuna başvurur. Allahü teâlâ, bu nimetlerini, Evliyanın kalbinden göndermektedir. Her şeyi yaratan, gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Fakat, her şeyi belli bir sebeple göndermek, Onun âdetidir. Onun nimetine kavuşmak isteyenin, Onun âdetine uyması, sebebi arayıp, bulup, öğrenip, Onun sebebine yapışması lazımdır. Sebepleri aramamak ve öğrenmek istememek, Allahü teâlânın âdetini bozmak olur. Bir kabirden feyiz almak için, o zata karşı, diri imiş gibi, edep ve saygı göstermek gerekir. (R. Şerife)

Zaruretsiz konuşmamalı. Oradaki zatın bizi gördüğünü bilmeli. Sağlığında yanındaymışız gibi edebi muhafaza etmeli. Başka işle meşgul olmamalı. Orası oturulacak, sohbet edilecek yer değildir. Edeple dua edip çıkılmalı. Normal kabirlerde bile gülmek uygun değildir. Kabirde gülmek hadis-i şerifle yasaklanmıştır.

Bu hususta, din kitaplarımızdaki bilgiler şöyledir:
Resulullah, Uhud şehitlerini ziyaret için, Medine’den Uhud’a gelmiştir. Bundan dolayı, Kabr-i saadeti ziyaret için, Medine’ye gitmek de, elbette ibadet olur. (M. Nasihat)

Uzak kabirleri ziyaret, mendubdur. Seyyid Ahmed-i Bedevi gibi Evliya zatlar, bunun için ziyaret edilmektedir. İmam-ı Gazali hazretleri, (Evliyanın Allahü tealaya yakınlıkları aynı değildir. Ziyaret eden, her birinden farklı faydalara kavuşur) buyurdu. (Redd-ül-muhtar)

Uzak olan kabirleri de, ziyaret etmek için gitmek caizdir. Hele Salihleri, Velileri ziyaret için uzak yere gitmek sünnettir. (Mezahib-i Erbea)

Diri iken ziyaret edilen âlimleri, vefatından sonra ziyaret etmek için, uzak memleketlere gitmek caizdir. (Hazanet-ür-rivayat, Hindiyye, Hazanet-ül-müftîn)

(Büyük zatların kabrini ziyaret için uzak ülkelere gitmemek, başka bir işi için gidilince, ziyaret etmek iyi olur) da, denildi. (Cennet Yolu İlmihali)

İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
Abdullah ibni Ömer hazretlerinden bildirdiğine göre, Kabr-i saadeti ziyaret eden, Kıbleye arkasını, yüzünü kabre döner. Sonra, (Esselamü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh) der. Kabr-i şerife dönmek ve kıbleyi arkaya almak sünnettir.(Müsned)

Ziyarette, namazda olduğu gibi, sağ el sol elin üstüne konur. (Rükneddin Ebu Bekr Muhammed Kirmani)

Resulullah, mübarek kabrinde diridir. Ziyaret edenleri tanır. Hayatta iken yanına gelen, mübarek yüzüne karşı dururdu. Kıble, arkasında kalırdı. Kabr-i şerifini ziyaret ederken de, elbet böyle olacaktır. Bir kimse, Mescid-i haramda, kıbleye karşı duran hocasının veya babasının yanına gelip bir şey söylese, elbet buna karşı durarak söyler. Kâbe, arkasında kalır. Resulullahın mübarek yüzüne karşı durmak, babaya, hocaya karşı durmaktan elbet daha gereklidir. Dört mezhebin âlimleri, ziyaret ederken Kabr-i şerife dönmek gerektiğini sözbirliği ile bildirdiler. (İmam-ı Sübki – Şifa-üs-sikam)

Mescid-i şerife girdiğinde, kıbleyi arkaya almalı, yüzünü Hücre-i saadete karşı dönmelidir. Edep ve saygı ile, selam verip, salevat-ı şerife okumalıdır. (İmam-ı Malik)

Ziyaret eden, Resulullahın mübarek başı bulunan köşeyi sol tarafına ve kıbleyi sağ tarafına alıp, köşeden iki metre kadar uzakta durmalıdır. Sonra kıble duvarını yavaş yavaş arkaya almalı, tam Kabr-i saadete dönünce, selam vermelidir. (İbni Cemaa – Menasik)

Kabir ziyaretinde, kabre karşı durularak kıble arkada bırakılır. Her kabir ziyaretinde, böyle yapılır. (Merakıl-felah)

Kabir ziyaret ederken, kıbleyi arkada bırakıp, ölünün yüzüne karşı oturup selam vermek müstehabdır. Kabre el, yüz sürülmez, öpülmez. (İhya)

Kıbleyi arkada bırakıp, ayak tarafında, ayakta durmak efdaldir. (Redd-ül-muhtar)

Resulullah, Baki kabristanını ziyaret eder, mezar yanında ayakta dua ederdi. (M. Nasihat)

Ayakta ziyaret etmek, oturarak ziyaretten efdaldir. (İbni Hacer-i Mekki)

Kabrin ayak ucunda durmak iyidir. Baş tarafında durmak da caizdir. (S. Ebediyye)

(Kabristana giren kimse, Yasin suresini okusa, o gün ölülerin azapları hafifler; ölülerin sayısı kadar, ona da sevab verilir.) [Etfâl-ül müslimin]

(11 ihlâs okuyup, sevabı ölülere gönderilirse, ölü sayısınca ona da sevab verilir.) [İ. Ahlakı]

Kabristana girince, ayakta, (Esselâmü aleyküm, yâ ehle dâr-il kavm-il müminîn! İnnâ inşâallahü an karîbin biküm lâhikûn) denir. Besmeleyle, 11 İhlâs ve bir Fatiha’dan sonra, (Allahümme rabbel-ecsâdilbâliyeh, vel-ızâmin nahire-tilletî harecet mineddünyâ ve hiye bike mü’minetün, edhıl aleyhâ revhan min indike ve selâmen minnî) duasını okumalı. Kabrin yanına gelince, kabrin kıble ve ayak tarafından yaklaşıp selam vermeli. Vaktimiz müsaitse, ayakta, çömelerek veya oturup, Bekara suresinin başını ve sonunu, Yasin-i şerif, Tebareke, Tekasür, İhlas ve Fatiha surelerini okuyup, ölüye hediye etmelidir.

Evliya kabrini öpmek
Sual: Ana babanın kabrini öpmek caiz olduğu gibi, Resulullahın kabr-i şerifini ve Evliya-yı kiramın kabirlerini öpmek de caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir, fakat fitneye sebep olmadan yapmak gerektiği bildirilmiştir, çünkü Vehhabi nöbetçiler görürse, şirk diye kamçı vururlar. Türkiye’de de Evliya kabri öpülürse, selefiye maskeli Vehhabilerin şirk saldırısına uğranır, dikkatli olmalıdır.

Kabir ziyareti hangi günler daha iyidir? Gece de kabir ziyareti yapmak caiz midir?

Pazartesi, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günü kabir ziyareti efdaldir. Cuma günü ziyaret, Cuma namazından sonra olması iyi olur. Cumartesi günü ziyaret güneş doğana kadardır. Perşembe günü, ziyaret, öğleden önce veya sonra olabilir. Özellikle, Berat gecesi gibi mübarek gecelerde de kabir ziyareti daha iyidir. Kıymetli zamanlarda, Zilhiccenin onunda, bayram günlerinde, Aşure gününde kabir ziyaret edilmesi daha uygundur. (Hindiyye)

Geceleyin de kabir ziyareti yapılabilir.

(Kabir ziyaretine gidildiğinde, yedi kat elbise giymek veya avret yerine yedi kat bez koymak gerekir. Konmazsa ölüler avret yerini görür) deniyor. Böyle bir şey var mı?

Böyle bir şeyin aslı yoktur. (Namaz kılarken de iç çamaşırı giymek lazımdır. Yoksa melekler avret yerine bakar) diyorlar. Bunun da aslı yoktur. Meleklere iftiradır.

Haftanın her günü ziyaret yapılabilirse de, pazartesi, perşembe, cuma veya cumartesi günü ziyaret etmek daha efdaldir. İmam-ı Nevevî hazretleri buyuruyor ki: Resulullah’ın ve sâlihlerin kabirlerini çok ziyaret etmek ve her ziyarette, kabir başında çok durmak sünnettir. (Ezkar)

İmam-ı Ahmed hazretleri buyuruyor ki:
(Mezarlıktan geçerken İhlâs, iki Kul Euzü ve Fâtiha okunup, sevabı ölülere gönderilirse, hepsine ulaşır.)

Enes bin Mâlik hazretlerinin bildirdiği bir hadis-i şerif:
(Âyet-el-kürsi okuyup, sevabı ölülere gönderilince, Allahü teâlâ, bunu bütün ölülere ulaştırır.) [İslam Ahlakı]

Kabir ziyaretinde bir Fâtiha ile 11 İhlâs okunmalı. Yasin-i şerif okumak da çok sevabdır. Üç hadis-i şerif:
(Ölülerinize Yasin okuyun!) [İ. Ahmed]

(Ana babasının veya birinin kabrini her cuma günü ziyaret edip Yasin sûresini okuyanı, Allahü teâlâ, Yasin’deki her harf miktarınca mağfiret eder.) [İ. Rafiî]

(On bir İhlâs okuyup, sevabı ölülere gönderilirse, ölülerin sayısınca, okuyana da sevab verilir.) [Etfal-ül müslimin]

Mülk sûresi veya başka sûreler de okunabilir.